Doğu Anadolu aşiretlerine etnik bir
kimlik kazandırmak için ilk çalışmalar Rusya tarafından
yapıldı.
Kürt adı verilen aşiretlerin
ayrı dile ve ayrı ırka mensup oldukları ileri sürüldü. Birbirinden tamamen
ayrı özellikler gösteren aşiret ağızlarını müstakil bir dil gibi gösterme
gayreti içine girildi. İlmî olmayan, tarih bilimi metoduyla bağdaşmayan
tamamen propaganda amaçlı bir Kürt tarihi ortaya çıkarılmaya çalışıldı.
Bu çalışmalar nedeniyle Kürtçü çevreler
de, sözde Kürdoloji’nin ana vatanının Rusya olduğunu açıkça beyan edilmiş ve “Kürdoloji bir bilim olarak Rusya’da doğup
gelişmeye başlamıştır. Böylece Kürdoloji’nin ana vatanı Çarlık Rusya’sı oldu.” denilmiştir.
Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin doğu
illerinde görevlendirdikleri konsolosları kışkırtıcı, bölücü çalışmalar yaptılar.
Rus görevlileri, “bilimsel araştırmalar görünümünde” çalışmalar yaparlarken, kışkırtıcı ve ayrılıkçı propagandayı da sürdürmüşlerdir. Bu Rus görevlileri arasında;
Rus görevlileri, “bilimsel araştırmalar görünümünde” çalışmalar yaparlarken, kışkırtıcı ve ayrılıkçı propagandayı da sürdürmüşlerdir. Bu Rus görevlileri arasında;
- Diyarbakır Konsolosu Yakimanıski,
- Tebriz Konsolosu Bonayfiyd,
- 1853 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Loris Malakof ile General Babatov,
- 1856’da Erzurum Konsolosu Alexandre Jaba‘yı sayabiliriz.
1848-1866
yılları arasında Erzurum’da Konsolosluk yapan Alexandre Jaba, Petersburg
Bilimler Akademisi inceleme programı gereği Erzurum ve çevresinde faaliyet
göstermiş, temas kurduğu aşiretlerin şivelerinin kelimelerini tespite çalışmış
ve böylece “ilk defa oluşturulan Kürtçe
sözlük derlemesi” ortaya çıkmıştır.
Bundan sonra Kürt adı verilen bu unsurların ayrı dil ve ırka
mensup oldukları iddia edilmeye başlanmıştır.
1853-1858 Osmanlı-Rus Savaşı boyunca
Ruslar bir taraftan aşiret önde gelenlerini elde ederek birtakım vaatlerle
Osmanlı yönetimine kışkırtırken diğer yandan Kürt dili ve tarihi üzerinde
çalışmalar yapmaya daha büyük önem verdiler.
P. İ. Lerh; savaşta esir düşen
Kürtler’den dil, kültür ve edebiyat derlemeleri yaptı. Yaptığı bu çalışmalarda
Kürtçe’nin bir dil haline getirilmesi için büyük gayret sarf etti. Bu
çalışmalarını üç kitap içinde toplayarak Peterburg’da yayınladı.
Velyamin Zernov; 1860’da yine
Petersburg’da, en eski yazılı metin olarak kabul edilen Şeref Han Bitlisi’nin
1587’de yazdığı Şerefname yayınlandı.
Chantre,
1860’da yine Kürtlerle ilgili bir eser yayınladı.
F. B. Charmoy; 1868-1875 yılları arasında
Şerefname’yi dört cilt halinde Fransızca’ya çevirerek Petersburg’da
yayınladı.
A.Jaba ve F.Justi; 1879’da Kürtçe-Fransızca
bir sözlük hazırladı. Justi Kürtçe grameri 1879’da yayınladı.
Prym 1887, Sıcin 1890’da; Kürtçe
Derlemeleri yayınladılar.
Kürt aşiretleriyle ilgi
çalışmalarına aslında XVIII. Yüzyılın son çeyreğinde başlamışlardı.
P. S. Pallas; “Tüm Diller ve
Lehçelerin Karşılaştırmalı Sözlüğü” adlı bir çalışma yapılmıştı. Bu çalışmayı
ilk üstlenen J. A. Güldenstandt 1768-1775 yılları arasında Kafkasya yöresinde
yaptığı gezi sırasında derlemişti. Güldenstadt’ın 1781 yılında ölümü üzerine bu
çalışmayı, Pallas tamamlayarak 1787-1791’de Petersburg’da yayınladı.
Doğu Anadolu'da Ermenilere karşı oluşturulan "Aşiret Süvari Alayları (1892-1923)" Rusları yeni çalışmalara yöneltti.
Aşiretlerden kurulu “Aşiret Süvari Alayları”nın Doğu Anadolu’da Rus ve Ermenilere karşı belirli bir avantaj sağlaması, Rusya’yı yeni arayışlara itti. Doğu Anadolu’daki etnik ve sosyal yapı ile ilgili önemli çalışmalara hız verildi. Bunun için Petesburg ve Tiflis de araştırma merkezler oluşturuldu. Maksatları vuku bulacak bir Türk-Rus savaşında Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki unsurlardan yaralanma düşüncesiydi.
Aşiretlerden kurulu “Aşiret Süvari Alayları”nın Doğu Anadolu’da Rus ve Ermenilere karşı belirli bir avantaj sağlaması, Rusya’yı yeni arayışlara itti. Doğu Anadolu’daki etnik ve sosyal yapı ile ilgili önemli çalışmalara hız verildi. Bunun için Petesburg ve Tiflis de araştırma merkezler oluşturuldu. Maksatları vuku bulacak bir Türk-Rus savaşında Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki unsurlardan yaralanma düşüncesiydi.
Bu emellerin tesisi
için yürütülen çalışmalardan;
- Albay V. A. Kartsev’in 1896’da yazdığı (Kürtler Üzerine Notlar, Tiflis,1896) adlı kitabı yayınlandı. Kitap aşiretlerin sosyal yaşantıları hakkında bilgiler vermekte ve Aşiret Alayları üzerinde durmaktaydı.
- A. M. Kalyubakin'in daha sonra 1885’te bölgeyi gezerek bölge hakkında bilgiler edinen aralarında ’ninde bulunduğu bir grup Rus askerî ve uzman personeli tarafından “Asya Türkiyesi Üzerine Askerî-İstatiksel Bir Araştırmaya İlişkin Bilgiler” adlı sekiz ciltlik bir jeo-ekonomik araştırma olan kitap hazırlandı.
- Yüzbaşı Avrianov’un, Kafkasya bölgesindeki Rus Ordusu Başkomutanlığı’nın özel görevlendirmesi üzerine yaptığı ayrıntılı araştırma Rusya’nın bölgeye ve Aşiret Süvari Alayları’na dönük politikasının belirlenmesinde çok önemli bir dokuman oldu. “Rusya’nın XIX. yüzyılda Türkiye ve İran’la Savaşları sırasında Kürtler. Türkiye, İran ve Rusya’daki Kürtler’in Mevcut Siyasal Durumu” gibi anlamlı bir başlık taşıyan bu araştırma, 1900’de Tiflis’te ayrı bir kitap olarak basıldı.
- Ermeni asıllı Rus Generali Antranik’te aynı tarihte “Dersim” adlı kitabını Ermenice olarak Tiflis’te yayınladı.
- Tuğgeneral Mayevsriy (Mayevski) Van ve Erzurum’da Rus Başkonsolosu olarak görev yapmış olan bu kişi tarafından yazılan “Van ve Bitlis Vilayetleri İstatistikleri” adlı bir kitap Tiflis’te 1904 yılında yayınlandı.
Adı geçen yayınlar Rusya’nın Doğu
Anadolu politikasının esaslarının tespit edilmesinde etkili oldu.
Ayrıca
aşiretlere yönelik çalışmalarda yeni bir döneme girilmesine yol açtı. Bu
yayınlarda; Şeyh Ubeydullah isyanı, diğer aşiret isyanları, aşiret
anlaşmazlıkları, diğer etnik gruplar, merkezî hükûmet ve aşiretler arasındaki
ilişkiler, Ermeni-Kürt ilişkileri ve Aşiret Süvari Alayları konu edilmekteydi.
Bunlardan; "Avrianov’un çalışması
Rusya’nın Doğu Anadolu politikasının oluşmasında ayrı bir yeri ve önemi
olmuştur." Bu kitabı hazırlamakta Avrianov’a verilen en önemli görevlerinden
biri Rusya’ya karşı olası savaşlarda yer almak ve Rusya’nın yayılmacı
planlarına karşı ilk direnişi göstermek olan Aşiret Süvari Alayları’nı
ayrıntılı incelemektir.
Rusya’nın Doğu Anadolu politikasının oluşmasında Yüzbaşı Avrianov’un kitabı ayrı bir yeri ve önemi oldu.
Avrianov’un calışmasında Aşiret Süvari Alayları önemli bir yer tutmaktadır:" Aşiret Alayları’nın Rus-Türk Savaşı’nda önemine değinilmekte bu alayların Ruslara karşı alacakları vaziyetin önemi belirtilmekte ve Türklerin bu Alaylardan büyük fayda sağlayabilecekleri vurgulanmaktadır. Avrianov Osmanlı Hükûmeti’nin Kürtler üzerine yürüttüğü politikasının başarısına işaret ederek, Aşiret Süvari Alayları’nın Ruslar’ın emellerini gerçekleştirmesine set çekecek bir güç olduğu görüşünü taşımaktadır. Olası bir savaşta Hamidiye Süvarileri’ne karşı Rusya’nın askerî güçünü göstererek bu alay mensuplarının mal ve hayatlarına karşı hiçbir şefkat gösterisi yapılmaması gerektiğini belirtmektedir. Diğer yandan elde edilecek aşiretlerin Aşiret Süvari Alayları’na ve Türk Hükûmeti’ne karşı kışkırtılarak bölgede karışıklık çıkarılmasını mümkün görmekte, bu yönde yöntem ve usulleri açıklayarak önerilerde bulunmaktadır. Avrianov artık geçmişte olduğu gibi rüşvet, para ve birtakım vaatlerle aşiret reislerini elde etmenin güçleştiği tespitinde bulunmaktadır."
Avrianov’un calışmasında Aşiret Süvari Alayları önemli bir yer tutmaktadır:" Aşiret Alayları’nın Rus-Türk Savaşı’nda önemine değinilmekte bu alayların Ruslara karşı alacakları vaziyetin önemi belirtilmekte ve Türklerin bu Alaylardan büyük fayda sağlayabilecekleri vurgulanmaktadır. Avrianov Osmanlı Hükûmeti’nin Kürtler üzerine yürüttüğü politikasının başarısına işaret ederek, Aşiret Süvari Alayları’nın Ruslar’ın emellerini gerçekleştirmesine set çekecek bir güç olduğu görüşünü taşımaktadır. Olası bir savaşta Hamidiye Süvarileri’ne karşı Rusya’nın askerî güçünü göstererek bu alay mensuplarının mal ve hayatlarına karşı hiçbir şefkat gösterisi yapılmaması gerektiğini belirtmektedir. Diğer yandan elde edilecek aşiretlerin Aşiret Süvari Alayları’na ve Türk Hükûmeti’ne karşı kışkırtılarak bölgede karışıklık çıkarılmasını mümkün görmekte, bu yönde yöntem ve usulleri açıklayarak önerilerde bulunmaktadır. Avrianov artık geçmişte olduğu gibi rüşvet, para ve birtakım vaatlerle aşiret reislerini elde etmenin güçleştiği tespitinde bulunmaktadır."
Rusya bölgede karışıklık çıkarmak
amacıyla Kürt Aşiretleri yanında "Nasturi ve Suryani" lerle ilgilenmiştir.
Misyoner
ve İngiliz görevlilerin Nasturileri kazanma çalışmalarında Rusya’da kendi adına
yerini almıştır.
Rusya’nın Van Konsolosu Mayksovski, Nasturilerle ve onların
eğitim işleriyle yakından ilgilenmiştir.
Öte yandan Doğu Anadolu’da yaşayan Süryanileri de istismar ederek çıkarları doğrultusunda
kullanmak isteyen Rusya, "Hakkari bölgesinde Jelou (Celu) olarak bilinen
Süryanileri örgütlemiş, 25.000 Süryani’yi Türklere karşı
silahlandırmıştır."
Aynı Süryaniler
İngilizlerle de ilişki kurmuşlardır. Daha sonra bu silahlı Süryaniler, Amerikalı
misyonerlerin koruyuculuğu altında Rus ve İngiliz desteği ile İran/Urumiye
bölgesi arasında kalan mıntıkada Oramar, Bervar ve Artoş’taki aşiretlerle
çarpışmışlar, müslüman halkı kırıma tabi
tutmuşlardır.
Rusya, İran’ın Osmanlı sınır
bölgesindeki topraklarını işgal ettikten sonra, Nasturilere daha yakın ilgi
duymuş ve Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmıştır.
Hemen sınırın diğer yanında
bulunan Rus Komutanın yanına giden Nasturilerin dinî lideri Mar Şimon, buradan
aldığı destekle 10 Mayıs 1915’te Hakkari, Şemdinli, Oramar bölgesinde isyan başlatmıştır.
Osmanlı Ordusu, Aşiret Süvari Alayları ve bölgede bulunan aşiretlerin de
desteğiyle isyanı bastırmıştır. Bu isyandan bir yıl sonra 7 Mayıs 1916’da
Nasturi desteğindeki Rus birlikleri Revanduz’a kadar ilerlemiştir.
Bölge
Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar işgal altında kalmıştır. Ruslar’ın bölgeyi
boşaltmasından sonra Nasturiler bu sefer İngilizlerin hizmetine girmişler ve
Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmışlardır.