10 Aralık 2015 Perşembe

Rusya’nın Osmanlı İmp. Döneminde Bölücülük Faaliyetleri

Rusya, XIX .Yüzyıl Başında Kürtlerden bir Alay Oluşturdu
XIX.yüzyılla birlikte  Osmanlı Devleti ile girdiği her savaşta muhakkak Osmanlı ülkesinde de bir karışıklık çıkartmaya çalışan Rusya, Kürtlerle ilk defa 1804-1805 yılında temasa geçmiş ve Kürt  aşiretlerden bir alay oluşturmuştu.
Rusya Kafkasya’ya hakim olduktan sonra bölgeye gittikçe artan bir ilgi göstermeye başladı. Özellikle stratejik önemi en yüksek yerlerin titizlikle ayrıntılı haritaları hazırlandı. 
Bölgedeki aşiretlerin ekonomik, toplumsal ve siyasal yaşamı açısından değişik yerlerle ilgili ayrıntılı araştırmalar yapmak üzere en yetenekli subaylardan oluşan gruplar bölgede görevlendirildi. Bu subaylar aşiretler hakkında ayrıntılı araştırma yapmışlardır. Örneğin; 1842’den başlayarak birkaç yılını Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya sınırındaki sınır bölgesinde geçiren ve Erzurum ile çevresinin önemli haritalarını çizen S. Proskoryakov adlı subay Erzurum’un ulaşım yollarının merkezinde stratejik bir şehir olduğunu belirtmiştir.
1829 yılı Türk-Rus Savaşı sırasında, Botan, Revanduz, Bodinan ve Hakkari mahallî aşiret beyleri Rusya yanında saf tutmuştur.
Yapılan yoğun propaganda sonucunda; 1829 yılı Türk-Rus Savaşı sırasında, Botan, Revanduz, Bodinan ve Hakkari mahallî aşiret beyleri kazanılmış ve bu aşiretler Kafkas cephesinde Türk Ordusu’nun yenilgisinde oldukça menfî bir yol oynamışlardır. Türk Ordusu’nun Erzurum’a çekilmesine sebep olan bu savaşlar sırasında, Rus orduları komutanı Korganof, Erzurum üzerine yürümeden önce, "Zeylani aşiret reisi Süleyman Ağa ile Sepki aşiret reisi Süleyman Ağa’nın tarafsız kalmalarını, kendilerine ödenen altın ve Rus Çarı tarafından verilen göstermelik birer unvanla sağlamayı başarmıştı. Aynı yıllarda Siirt bölgesi Yezidileri’nin  reisi Şeyh Mirza, Kafkas orduları komutanı General Paskiç (Raskeviç)’le, 1828-29 Türk-Rus savaşları sırasında ilişkiye girmiş ve Ruslara destek vermiştir."
1853-1858 yılları arasındaki Osmanlı-Rus Savaşında Bir Kısım Aşiret Osmanlı Ordusu'na Yardım Etmemiştir.
1853-1858 yılları arasındaki Osmanlı-Rus Savaşında Rus propagandası kıskacına alınmış olan bir kısım aşiret, Osmanlı Ordusu’na yardım etmemiştir.  Artık Rusya’nın güdümüne girmiş olan bazı aşiret liderleri açıktan açığa Rusya lehinde faaliyete geçmişlerdi. Ruslar, Rus Genarali Loris Melikof’un komutası altında aşiretlerden "Cafer Ağa ve Ahmet Ağa liderliğinde iki alay teşkil etmiştir.  Cafer Ağa idaresindeki Alay Gence bölgesinde savaşmıştır. Ahmet Ağa liderliğindeki alaya Yezidiler de destek" olmuştur. 
Rus Genarali Loris Melikof Kürt Aşiretleri Konusunda Görevlendirilmiştir.
Rus yönetimi aşiretlerden daha fazla yararlanmak maksadıyla bu konuda tam yetki verdiği Loris Melikof’u görevlendirmiştir. Melikof, 2 Kasım 1854’te bir grup aşiret ileri geleniyle toplantı yapmıştır. Loris Melikof, Yezdişar İsyanı’ndan sonra, "Rusya’nın aşiretleri kendi taraflarına nasıl çekeceği ve bu aşiretleri Osmanlı Devleti’ne karşı nasıl yönlendirileceğine dair bir nizamname hazırlamıştır." Çar’ın yardımcısının da onayladığı bu nizamname daha sonraki yıllarda yürürlüğe konulmuştur.
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşında Rus Kışkırtmasına Rağmen Kars Bölgesi Aşiretleri Osmanlı Yanında Savaşmıştır.
Rusya’nın cephe hattında bulunan aşiretleri kışkırtmalarına rağmen, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşlarında Kars bölgesinde yaşayan Kaskanlı, Zeydanlı, Cemadanlı aşiretleri Ruslar’a karşı gönüllü olarak Osmanlı Ordusu yanında savaşmıştır.  Diğer taraftan Osmanlı yönetimi; "askerî gücünü takviye etmek için, Kuzey Irak’tan Doğubeyazıt’a kadar olan bölgede etkinliği olan nakşi şeyhi Ubeydullah’tan gönüllü askerî birlikler oluşturarak Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yanında savaşmasını, ayrıca İngiliz destekli Hakkari bölgesindeki Nasturi faaliyetlerine karşı bölgedeki aşiretlerin Şeyh öncülüğünde bir birlik sağlanmasını düşünmüştür.  Fakat Şeyh, misyoner ve Rus propagandası etkisinde olduğu için buna yanaşmamıştır."
Rusya, bölgedeki emelleri doğrultusunda aşiretlerlerle ilgilenmiş ve onların liderlerini elde etme gayretlerini devlet politikası halinde devam etmiştir. 
Çar II. Nikola 1889 yılında Şeyh Ubeydullah’ın torunu Seyid Taha, Şıkakan aşireti reisi Cafer Ağa ve Abdurrezzak Bedirhan’ı Rusya’ya davet ederek onlara “nefis hediyelerle ve özlemlerini tahrik eden, hayallerini alevlendiren cesaret verici mektuplarla” geri göndermiştir.  
Aynı amaç için 1894 yılında Tayyar Aşireti reisi Melik Temo’ya konsolosları vasıtası ile altın saat hediye edilerek, 1894-1896 yılları arasında beş defa Melik Tomayı Rusya’ya davet ederek eğitmişlerdir.
1877-78 Osmanlı-Rus savaşında da Ruslar, aşiretleri taraflarında hareket ettirmek istemişlerdir. Aşiretleri elde etmek için para ve mevki verilmesi gibi tekliflerde bulunulmuştur.  Rus yıkıcı faaliyetlerine karşı Osmanlı-Rus Savaşı öncesinde cephe gerisinde bir kısım ordu birlikleri görevlendirilerek bölgedeki aşiretlerin olası muhtemel asayişi ve güvenliği bozucu hareketlerine tedbirler alınmıştır.
Rusya, Osmanlı Devleti ile ilişkilerin gerginleştiği savaş dönemlerinde doğu aşiretlerini kullanmayı süreklilik arz eden geleneksel bir politika haline getirmiştir. 
Kırım savaşı sırası ve sonrasında Van, Bitlis, Siirt, Hakkari ve Musul bölgelerinde çıkartılan Bedirhanoğullarından Yezdanşir İsyanı ile,  1877-78 Türk-Rus Savaşları sırasında gene aynı ailenin sebep olduğu isyan ve 1880 yılındaki Şeyh Ubeydullah İsyanı Rusya’nın teşvik ve yardımlarıyla meydana gelmiştir.
Rusya, Osmanlı topraklarında karışıklık çıkarmak ve aşiretleri kendi yanına çekmek için her fırsatı değerlendirmiştir. 1908’de İstanbul’da kurulan Bitlis, Musul, Muş ve Erzurum’da şubeleri açılan “Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti” ile derhal irtibat kurmuşlardır. Nitekim Bitlis’teki şubenin faaliyetlerine Rusya’nın Bitlis Konsolosu Akimoviç de katılmıştır."
Doğu Anadolu aşiretlerine farklı bir etnik kimlik yaratmak amacında olan Rusya; bölgedeki aşiret ileri gelenlerinden bazılarını Rus ajanı olarak yetiştirilmiştir. Bunlardan Abdürrezzak Bedirhan ile Şeyh Abdüsselam Barzani en fazla  dikkat çeken olmuştur. Rus ajanları, Barzan aşireti lideri Şeyh Abdüsselam Barzani’yi isyana teşvik etmekteydiler. Abdüsselam bu maksatla Tiflis’e götürüldü ve burada kendisine silah ve para yardımında bulunuldu. Rusya bölücü hareketleri organize etmek ve Kürt aşiretleri arasında birliği sağlamakla Abdürrezzak Bedirhan’ı görevlendirmişti. Abdürrezzak bu maksatla 1912 Şubat ve Mayıs ayında Erzurum’da Rusya’nın gözetiminde bazı aşiret reislerinin katılımı ile bir toplantı düzenledi. Bu toplantılarda bir parti etrafında toplanma ve ortak hareket etme kararına varıldı. Bu karar uyarınca Rus ajanı Abdürrezzak Bedirhan başkanlığında İRŞAD adında bir örgüt kuruldu. 
Rusya'nın gözetiminde Abdürrezzak Bedirhan başkanlığında İRŞAD ve CİHANDANİ (Gehandeni) adında örgüt kuruldu. 
İRŞAD örgütü Rus alfabesi esas alınarak sözde bir Kürt alfabesi hazırlamaya da çalıştı. İRŞAD örgütünün Rusya güdümünde genel bir ayaklanmaya kalkışacağının öğrenilmesi üzerine bu örgüte yönelik gerekli tedbirler alındı. Osmanlı Devleti tarafından İRŞAD örgütünün tasviye edilmesi üzerine yine aynı Abdürrezzak Bedirhan  başkanlığında Rus güdümünde 1913’te Hoy’da CİHANDANİ (Gehandeni) cemiyeti kuruldu.  Bu cemiyetler Doğu Anadolu’da isyanlar çıkarttı. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Bitlis’te Molla Selim, Kuzey Irak bölgesinde de Abdüsselam Barzani’nin önderlik ettiği isyanlar çıktı.
Ruslar, bir taraftan Ermeni komitecileri ile aşiretlerin yakınlaşmasını sağlamaya çalışırken, diğer yandan da, aşiretlerin bölgedeki Ermenilere saldırmasının yolunu açmaya da çalışmışlardır. 
Böylece Ermeniler’i kurtarma bahanesiyle Doğu Anadolu’ya müdahale etmek amacı güdülmüştür. Bu maksatla bölgede karışıklık çıkarmak için Ekim 1913’te dört subaya aşiretlerin giydiği yerel kıyafet giydirilerek Hoy’dan Osmanlı arazisine gönderilmiştir. 
Rusya,  8 Mart 1914’te Bitlis isyanını çıkmıştır.
Tüm bu çalışmalar sonunda, Rusya tarafından planlanıp teşvik gören Bitlis isyanı 8 Mart 1914’te çıkmıştır. İsyan elebaşısı Bitlis Hizan ilçesi Şeyhlerinden Molla Selim, Muş yakınındaki Surp Karabet adlı Ermeni manastırında Taşnak liderlerinden Vartan Vartabet ile ortak hareket konusunda anlaşmıştı. Aynı şekilde isyanın arka planındaki Hizanlı Şeyh Seyyid Ali daha önce Ermeni komiteleri ile bir anlaşma yapmıştı.  Ermeni yayın organı Horizon, ayaklanmaya çok sayıda Ermeni’nin de katıldığını yazmıştır.  Ancak bu isyanların önüne geçilerek, Rusya’nın Doğu Anadolu’ya müdahale etmesi önlenmiştir. 1908’de yayına başlayan Ermeni Jamanak dergisi Bitlis isyanından sonra yayınladığı yazıda isyan elebaşlarından olan Şeyh Seyid Ali övülmekteydi.  "Molla Selim ve diğer elebaşı olan üç kişi Rus Konsolosluğuna sığındı. İsyana destek olan Rusya bu kişileri teslim etmedi ve Birinci Dünya Savaşı’na kadar asiler orada kaldı." Harbin ilân edildiği gün Konsolosluktan alınan Molla Selim ve diğerleri idam edildi.  İsyanın diğer elebaşlarından Şeyh Şihabüddin ve arkadaşları Seyid Ali, Molla Abdurahman Rusya’ya sığınmak üzere Kafkas sınırını geçerken yakalandı.
Rusya kendi yanlarına çektikleri işbirlikçilere aylık bağlamış, para ve silah dağıtmıştır.

Rusya Birinci Dünya Savaşı’nda bir taraftan Ermeni ve Nasturileri Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtırken, diğer yandan da Erzurum, Van, Kars, Bitlis, Bayazıd, Hoy ve Urumiye konsolosluslukları aşiretleri elde etmek için bölgede fesat ve nifak tohumu ekmek üzere özel olarak görevlendirilmişti. Bunun için konsolosloklarda birtakım kişiler de istihdam edilmiştir. Rusya kendi yanlarına çektikleri işbirlikçilere aylık bağlamış, para ve silah dağıtmıştır. Hatta, Kürtlere muhtariyet verilmesini vaat etmiştir. Böylece Doğu Anadolu’yu işgal harekâtında işbirlikçi bir Kürt grubu yaratılmak istenmiştir. 

Sonuç;
Osmanlı İmp. Döneminde; Rusya, aşiretler üzerinde yoğun çalışmalar yapmakla birlikte aşiretlere dönük projelerinde başarılı olamamıştır. Yapılan bütün çabalara ve propagandaya rağmen aşiretleri toplu olarak ayaklandıramamıştır. Çabalar, Bedirhaniler, Molla Selim, Türk-İran sınırında yaşayan Avdoi aşiretinin reisi Simko olarak bilinen İsmail Ağa gibi birkaç bireysel olayla sınırlı kalmıştır. Aksine aşiretler kütle halinde Osmanlı Devleti yanında yer almıştır.

Kaynak;
Atılgan Coşkun, "Emperyalist Devletlerin Doğu Anadolu Politikası ve Aşiret Süveri Alayları", 2004,   S,102-107.

Hiç yorum yok: