Rusya, XIX .Yüzyıl Başında Kürtlerden bir Alay Oluşturdu
XIX.yüzyılla birlikte
Osmanlı Devleti ile girdiği her savaşta muhakkak Osmanlı ülkesinde de
bir karışıklık çıkartmaya çalışan Rusya, Kürtlerle ilk defa 1804-1805 yılında
temasa geçmiş ve Kürt aşiretlerden bir
alay oluşturmuştu.
Rusya Kafkasya’ya hakim olduktan sonra bölgeye gittikçe
artan bir ilgi göstermeye başladı. Özellikle stratejik önemi en yüksek
yerlerin titizlikle ayrıntılı haritaları hazırlandı.
Bölgedeki aşiretlerin ekonomik,
toplumsal ve siyasal yaşamı açısından değişik yerlerle ilgili ayrıntılı
araştırmalar yapmak üzere en yetenekli subaylardan oluşan gruplar bölgede
görevlendirildi. Bu subaylar aşiretler hakkında ayrıntılı araştırma
yapmışlardır. Örneğin; 1842’den başlayarak birkaç yılını Osmanlı İmparatorluğu
ile Rusya sınırındaki sınır bölgesinde geçiren ve Erzurum ile çevresinin önemli
haritalarını çizen S. Proskoryakov adlı subay Erzurum’un ulaşım yollarının
merkezinde stratejik bir şehir olduğunu belirtmiştir.
1829 yılı Türk-Rus Savaşı sırasında, Botan, Revanduz, Bodinan ve Hakkari mahallî aşiret beyleri Rusya yanında saf tutmuştur.
Yapılan yoğun propaganda sonucunda; 1829 yılı Türk-Rus
Savaşı sırasında, Botan, Revanduz, Bodinan ve Hakkari mahallî aşiret beyleri
kazanılmış ve bu aşiretler Kafkas cephesinde Türk Ordusu’nun yenilgisinde
oldukça menfî bir yol oynamışlardır. Türk Ordusu’nun Erzurum’a çekilmesine sebep olan bu savaşlar sırasında,
Rus orduları komutanı Korganof, Erzurum üzerine yürümeden önce, "Zeylani aşiret
reisi Süleyman Ağa ile Sepki aşiret reisi Süleyman Ağa’nın tarafsız
kalmalarını, kendilerine ödenen altın ve Rus Çarı tarafından verilen
göstermelik birer unvanla sağlamayı başarmıştı. Aynı yıllarda Siirt bölgesi Yezidileri’nin reisi Şeyh Mirza, Kafkas orduları komutanı
General Paskiç (Raskeviç)’le, 1828-29 Türk-Rus savaşları sırasında ilişkiye
girmiş ve Ruslara destek vermiştir."
1853-1858 yılları arasındaki Osmanlı-Rus Savaşında Bir Kısım Aşiret Osmanlı Ordusu'na Yardım Etmemiştir.
1853-1858 yılları arasındaki Osmanlı-Rus Savaşında Rus
propagandası kıskacına alınmış olan bir kısım aşiret, Osmanlı Ordusu’na yardım
etmemiştir. Artık Rusya’nın güdümüne
girmiş olan bazı aşiret liderleri açıktan açığa Rusya lehinde faaliyete
geçmişlerdi. Ruslar, Rus Genarali Loris Melikof’un komutası altında
aşiretlerden "Cafer Ağa ve Ahmet Ağa liderliğinde iki alay teşkil etmiştir. Cafer Ağa idaresindeki Alay Gence bölgesinde
savaşmıştır. Ahmet Ağa liderliğindeki alaya Yezidiler de destek" olmuştur.
Rus Genarali Loris Melikof Kürt Aşiretleri Konusunda Görevlendirilmiştir.
Rus
yönetimi aşiretlerden daha fazla yararlanmak maksadıyla bu konuda tam yetki verdiği
Loris Melikof’u görevlendirmiştir. Melikof, 2 Kasım 1854’te bir grup aşiret ileri geleniyle toplantı
yapmıştır. Loris Melikof, Yezdişar İsyanı’ndan sonra, "Rusya’nın aşiretleri
kendi taraflarına nasıl çekeceği ve bu aşiretleri Osmanlı Devleti’ne karşı
nasıl yönlendirileceğine dair bir nizamname hazırlamıştır." Çar’ın yardımcısının
da onayladığı bu nizamname daha sonraki yıllarda yürürlüğe konulmuştur.
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşında Rus Kışkırtmasına Rağmen Kars Bölgesi Aşiretleri Osmanlı Yanında Savaşmıştır.
Rusya’nın cephe hattında bulunan aşiretleri kışkırtmalarına
rağmen, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşlarında Kars bölgesinde yaşayan Kaskanlı,
Zeydanlı, Cemadanlı aşiretleri Ruslar’a karşı gönüllü olarak Osmanlı Ordusu
yanında savaşmıştır. Diğer taraftan
Osmanlı yönetimi; "askerî gücünü takviye etmek için, Kuzey Irak’tan Doğubeyazıt’a
kadar olan bölgede etkinliği olan nakşi şeyhi Ubeydullah’tan gönüllü askerî
birlikler oluşturarak Osmanlı-Rus Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yanında
savaşmasını, ayrıca İngiliz destekli Hakkari bölgesindeki Nasturi
faaliyetlerine karşı bölgedeki aşiretlerin Şeyh öncülüğünde bir birlik
sağlanmasını düşünmüştür. Fakat Şeyh,
misyoner ve Rus propagandası etkisinde olduğu için buna yanaşmamıştır."
Rusya, bölgedeki emelleri doğrultusunda aşiretlerlerle
ilgilenmiş ve onların liderlerini elde etme gayretlerini devlet politikası
halinde devam etmiştir.
Çar II. Nikola 1889 yılında Şeyh Ubeydullah’ın torunu
Seyid Taha, Şıkakan aşireti reisi Cafer Ağa ve Abdurrezzak Bedirhan’ı Rusya’ya
davet ederek onlara “nefis hediyelerle ve özlemlerini tahrik eden, hayallerini
alevlendiren cesaret verici mektuplarla” geri göndermiştir.
Aynı amaç için 1894 yılında Tayyar Aşireti
reisi Melik Temo’ya konsolosları vasıtası ile altın saat hediye edilerek,
1894-1896 yılları arasında beş defa Melik Tomayı Rusya’ya davet ederek eğitmişlerdir.
1877-78 Osmanlı-Rus savaşında da Ruslar, aşiretleri
taraflarında hareket ettirmek istemişlerdir. Aşiretleri elde etmek için para ve
mevki verilmesi gibi tekliflerde bulunulmuştur.
Rus yıkıcı faaliyetlerine karşı Osmanlı-Rus Savaşı öncesinde cephe
gerisinde bir kısım ordu birlikleri görevlendirilerek bölgedeki aşiretlerin
olası muhtemel asayişi ve güvenliği bozucu hareketlerine tedbirler alınmıştır.
Rusya, Osmanlı Devleti ile ilişkilerin gerginleştiği savaş
dönemlerinde doğu aşiretlerini kullanmayı süreklilik arz eden geleneksel bir
politika haline getirmiştir.
Kırım savaşı sırası ve sonrasında Van, Bitlis,
Siirt, Hakkari ve Musul bölgelerinde çıkartılan Bedirhanoğullarından Yezdanşir
İsyanı ile, 1877-78 Türk-Rus Savaşları
sırasında gene aynı ailenin sebep olduğu isyan ve 1880 yılındaki Şeyh
Ubeydullah İsyanı Rusya’nın teşvik ve yardımlarıyla meydana gelmiştir.
Rusya, Osmanlı topraklarında karışıklık çıkarmak ve
aşiretleri kendi yanına çekmek için her fırsatı değerlendirmiştir. 1908’de
İstanbul’da kurulan Bitlis, Musul, Muş ve Erzurum’da şubeleri açılan “Kürt
Teavün ve Terakki Cemiyeti” ile derhal irtibat kurmuşlardır. Nitekim
Bitlis’teki şubenin faaliyetlerine Rusya’nın Bitlis Konsolosu Akimoviç de
katılmıştır."
Doğu Anadolu aşiretlerine farklı bir etnik kimlik yaratmak
amacında olan Rusya; bölgedeki aşiret ileri gelenlerinden bazılarını Rus ajanı olarak
yetiştirilmiştir. Bunlardan Abdürrezzak Bedirhan ile Şeyh Abdüsselam Barzani en
fazla dikkat çeken olmuştur. Rus
ajanları, Barzan aşireti lideri Şeyh Abdüsselam Barzani’yi isyana teşvik
etmekteydiler. Abdüsselam bu maksatla Tiflis’e götürüldü ve burada kendisine
silah ve para yardımında bulunuldu. Rusya bölücü hareketleri organize etmek ve
Kürt aşiretleri arasında birliği sağlamakla Abdürrezzak Bedirhan’ı
görevlendirmişti. Abdürrezzak bu maksatla 1912 Şubat ve Mayıs ayında Erzurum’da
Rusya’nın gözetiminde bazı aşiret reislerinin katılımı ile bir toplantı
düzenledi. Bu toplantılarda bir parti etrafında toplanma ve ortak hareket etme
kararına varıldı. Bu karar uyarınca Rus
ajanı Abdürrezzak Bedirhan başkanlığında İRŞAD adında bir örgüt kuruldu.
Rusya'nın gözetiminde Abdürrezzak Bedirhan başkanlığında İRŞAD ve CİHANDANİ (Gehandeni) adında örgüt kuruldu.
İRŞAD örgütü Rus alfabesi esas alınarak sözde bir Kürt alfabesi hazırlamaya da çalıştı.
İRŞAD örgütünün Rusya güdümünde genel bir ayaklanmaya kalkışacağının
öğrenilmesi üzerine bu örgüte yönelik gerekli tedbirler alındı. Osmanlı Devleti
tarafından İRŞAD örgütünün tasviye edilmesi üzerine yine aynı Abdürrezzak Bedirhan başkanlığında Rus güdümünde 1913’te Hoy’da CİHANDANİ (Gehandeni) cemiyeti
kuruldu. Bu cemiyetler Doğu Anadolu’da
isyanlar çıkarttı. Birinci Dünya Savaşı öncesinde Bitlis’te Molla Selim, Kuzey
Irak bölgesinde de Abdüsselam Barzani’nin önderlik ettiği isyanlar çıktı.
Ruslar, bir taraftan Ermeni komitecileri ile aşiretlerin
yakınlaşmasını sağlamaya çalışırken, diğer yandan da, aşiretlerin bölgedeki
Ermenilere saldırmasının yolunu açmaya da çalışmışlardır.
Böylece Ermeniler’i
kurtarma bahanesiyle Doğu Anadolu’ya müdahale etmek amacı güdülmüştür. Bu
maksatla bölgede karışıklık çıkarmak için Ekim 1913’te dört subaya aşiretlerin
giydiği yerel kıyafet giydirilerek Hoy’dan Osmanlı arazisine
gönderilmiştir.
Rusya, 8 Mart 1914’te Bitlis isyanını çıkmıştır.
Tüm bu çalışmalar sonunda, Rusya tarafından planlanıp teşvik
gören Bitlis isyanı 8 Mart 1914’te çıkmıştır. İsyan elebaşısı Bitlis Hizan
ilçesi Şeyhlerinden Molla Selim, Muş yakınındaki Surp Karabet adlı Ermeni
manastırında Taşnak liderlerinden Vartan Vartabet ile ortak hareket konusunda
anlaşmıştı. Aynı şekilde isyanın arka planındaki Hizanlı Şeyh Seyyid Ali daha
önce Ermeni komiteleri ile bir anlaşma yapmıştı. Ermeni yayın organı Horizon, ayaklanmaya çok
sayıda Ermeni’nin de katıldığını yazmıştır.
Ancak bu isyanların önüne geçilerek, Rusya’nın Doğu Anadolu’ya müdahale
etmesi önlenmiştir. 1908’de yayına başlayan Ermeni Jamanak dergisi Bitlis
isyanından sonra yayınladığı yazıda isyan elebaşlarından olan Şeyh Seyid Ali
övülmekteydi. "Molla Selim ve diğer
elebaşı olan üç kişi Rus Konsolosluğuna sığındı. İsyana destek olan Rusya bu
kişileri teslim etmedi ve Birinci Dünya Savaşı’na kadar asiler orada kaldı." Harbin ilân edildiği gün Konsolosluktan alınan Molla Selim ve diğerleri idam
edildi. İsyanın diğer elebaşlarından
Şeyh Şihabüddin ve arkadaşları Seyid Ali, Molla Abdurahman Rusya’ya sığınmak
üzere Kafkas sınırını geçerken yakalandı.
Rusya Birinci Dünya Savaşı’nda bir taraftan Ermeni ve
Nasturileri Osmanlı Devleti aleyhine kışkırtırken, diğer yandan da Erzurum, Van,
Kars, Bitlis, Bayazıd, Hoy ve Urumiye konsolosluslukları aşiretleri elde etmek
için bölgede fesat ve nifak tohumu ekmek üzere özel olarak görevlendirilmişti.
Bunun için konsolosloklarda birtakım kişiler de istihdam edilmiştir. Rusya
kendi yanlarına çektikleri işbirlikçilere aylık bağlamış, para ve silah
dağıtmıştır. Hatta, Kürtlere muhtariyet verilmesini vaat etmiştir. Böylece Doğu
Anadolu’yu işgal harekâtında işbirlikçi bir Kürt grubu yaratılmak istenmiştir.
Sonuç;
Osmanlı İmp. Döneminde; Rusya, aşiretler üzerinde yoğun çalışmalar yapmakla birlikte aşiretlere dönük
projelerinde başarılı olamamıştır. Yapılan bütün çabalara ve propagandaya
rağmen aşiretleri toplu olarak ayaklandıramamıştır. Çabalar, Bedirhaniler,
Molla Selim, Türk-İran sınırında yaşayan Avdoi aşiretinin reisi Simko olarak
bilinen İsmail Ağa gibi birkaç bireysel olayla sınırlı kalmıştır. Aksine
aşiretler kütle halinde Osmanlı Devleti yanında yer almıştır.
Kaynak;
Atılgan Coşkun, "Emperyalist Devletlerin Doğu Anadolu Politikası ve Aşiret Süveri Alayları", 2004, S,102-107.
Kaynak;
Atılgan Coşkun, "Emperyalist Devletlerin Doğu Anadolu Politikası ve Aşiret Süveri Alayları", 2004, S,102-107.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder