18 Aralık 2015 Cuma

Rusya’nın Doğu Aşiretlerine "Siyasal Kürt Kimliği" Kazandırma Çabaları

Doğu Anadolu aşiretlerine etnik bir kimlik kazandırmak için ilk çalışmalar Rusya tarafından yapıldı.
Kürt adı verilen aşiretlerin ayrı dile ve ayrı ırka mensup oldukları ileri sürüldü. Birbirinden tamamen ayrı özellikler gösteren aşiret ağızlarını müstakil bir dil gibi gösterme gayreti içine girildi. İlmî olmayan, tarih bilimi metoduyla bağdaşmayan tamamen propaganda amaçlı bir Kürt tarihi ortaya çıkarılmaya çalışıldı.
Bu çalışmalar nedeniyle Kürtçü çevreler de, sözde Kürdoloji’nin ana vatanının Rusya olduğunu açıkça beyan edilmiş ve “Kürdoloji bir bilim olarak Rusya’da doğup gelişmeye başlamıştır. Böylece Kürdoloji’nin ana vatanı Çarlık Rusya’sı oldu.”  denilmiştir.
Rusya’nın Osmanlı Devleti’nin doğu illerinde görevlendirdikleri konsolosları kışkırtıcı, bölücü çalışmalar yaptılar.
Rus görevlileri, “bilimsel araştırmalar görünümünde” çalışmalar yaparlarken, kışkırtıcı ve ayrılıkçı propagandayı da sürdürmüşlerdir. Bu Rus görevlileri arasında;
  • Diyarbakır Konsolosu Yakimanıski,
  • Tebriz Konsolosu Bonayfiyd,
  • 1853 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Loris Malakof ile General Babatov,
  • 1856’da Erzurum Konsolosu Alexandre Jaba‘yı sayabiliriz.

1848-1866 yılları arasında Erzurum’da Konsolosluk yapan Alexandre Jaba, Petersburg Bilimler Akademisi inceleme programı gereği Erzurum ve çevresinde faaliyet göstermiş, temas kurduğu aşiretlerin şivelerinin kelimelerini tespite çalışmış ve böylece “ilk defa oluşturulan Kürtçe sözlük derlemesi” ortaya çıkmıştır.  Bundan sonra Kürt adı verilen bu unsurların ayrı dil ve ırka mensup oldukları iddia edilmeye başlanmıştır.
1853-1858 Osmanlı-Rus Savaşı boyunca Ruslar bir taraftan aşiret önde gelenlerini elde ederek birtakım vaatlerle Osmanlı yönetimine kışkırtırken diğer yandan Kürt dili ve tarihi üzerinde çalışmalar yapmaya daha büyük önem verdiler.
P. İ. Lerh; savaşta esir düşen Kürtler’den dil, kültür ve edebiyat derlemeleri yaptı. Yaptığı bu çalışmalarda Kürtçe’nin bir dil haline getirilmesi için büyük gayret sarf etti. Bu çalışmalarını üç kitap içinde toplayarak Peterburg’da yayınladı.
Velyamin Zernov; 1860’da yine Petersburg’da, en eski yazılı metin olarak kabul edilen Şeref Han Bitlisi’nin 1587’de yazdığı Şerefname yayınlandı.
Chantre,  1860’da yine Kürtlerle ilgili bir eser yayınladı. 
F. B. Charmoy; 1868-1875 yılları arasında Şerefname’yi dört cilt halinde Fransızca’ya çevirerek Petersburg’da yayınladı. 
A.Jaba ve F.Justi; 1879’da Kürtçe-Fransızca bir sözlük hazırladı. Justi Kürtçe grameri 1879’da yayınladı.
Prym 1887, Sıcin 1890’da; Kürtçe Derlemeleri yayınladılar. 
Kürt aşiretleriyle ilgi çalışmalarına aslında XVIII. Yüzyılın son çeyreğinde başlamışlardı.
P. S. Pallas; “Tüm Diller ve Lehçelerin Karşılaştırmalı Sözlüğü” adlı bir çalışma yapılmıştı. Bu çalışmayı ilk üstlenen J. A. Güldenstandt 1768-1775 yılları arasında Kafkasya yöresinde yaptığı gezi sırasında derlemişti. Güldenstadt’ın 1781 yılında ölümü üzerine bu çalışmayı, Pallas tamamlayarak 1787-1791’de Petersburg’da yayınladı.
Doğu Anadolu'da Ermenilere karşı oluşturulan "Aşiret Süvari Alayları (1892-1923)"  Rusları yeni çalışmalara yöneltti.
Aşiretlerden kurulu “Aşiret Süvari Alayları”nın Doğu Anadolu’da Rus ve Ermenilere karşı belirli bir avantaj sağlaması, Rusya’yı yeni arayışlara itti. 
Doğu Anadolu’daki etnik ve sosyal yapı ile ilgili önemli çalışmalara hız verildi. Bunun için Petesburg  ve Tiflis de  araştırma merkezler oluşturuldu. Maksatları vuku bulacak bir Türk-Rus savaşında Doğu Anadolu Bölgesi’ndeki unsurlardan yaralanma düşüncesiydi.

Bu emellerin tesisi için yürütülen çalışmalardan;
  • Albay V. A. Kartsev’in 1896’da yazdığı (Kürtler Üzerine Notlar, Tiflis,1896) adlı kitabı yayınlandı. Kitap aşiretlerin sosyal yaşantıları hakkında bilgiler vermekte ve Aşiret  Alayları üzerinde durmaktaydı. 
  • A. M. Kalyubakin'in daha sonra 1885’te bölgeyi gezerek bölge hakkında bilgiler edinen aralarında ’ninde bulunduğu bir grup Rus askerî ve uzman personeli tarafından Asya Türkiyesi Üzerine Askerî-İstatiksel Bir Araştırmaya İlişkin Bilgiler” adlı sekiz ciltlik bir jeo-ekonomik araştırma olan kitap hazırlandı.
  • Yüzbaşı Avrianov’un, Kafkasya bölgesindeki Rus Ordusu Başkomutanlığı’nın özel görevlendirmesi üzerine yaptığı ayrıntılı araştırma Rusya’nın bölgeye ve Aşiret Süvari Alayları’na dönük politikasının belirlenmesinde çok önemli bir dokuman oldu. “Rusya’nın XIX. yüzyılda Türkiye ve İran’la Savaşları sırasında Kürtler. Türkiye, İran ve Rusya’daki Kürtler’in Mevcut Siyasal Durumu” gibi anlamlı bir başlık taşıyan bu araştırma, 1900’de Tiflis’te ayrı bir kitap olarak basıldı.
  • Ermeni asıllı Rus Generali Antranik’te  aynı tarihte  “Dersim” adlı kitabını Ermenice olarak Tiflis’te yayınladı.
  • Tuğgeneral Mayevsriy (Mayevski) Van ve Erzurum’da Rus Başkonsolosu olarak görev yapmış olan bu kişi  tarafından yazılan Van ve Bitlis Vilayetleri İstatistikleriadlı bir kitap Tiflis’te 1904 yılında yayınlandı.

Adı geçen yayınlar Rusya’nın Doğu Anadolu politikasının esaslarının tespit edilmesinde etkili oldu. 
Ayrıca aşiretlere yönelik çalışmalarda yeni bir döneme girilmesine yol açtı. Bu yayınlarda; Şeyh Ubeydullah isyanı, diğer aşiret isyanları, aşiret anlaşmazlıkları, diğer etnik gruplar, merkezî hükûmet ve aşiretler arasındaki ilişkiler, Ermeni-Kürt ilişkileri ve Aşiret Süvari Alayları konu edilmekteydi.
Bunlardan; "Avrianov’un çalışması Rusya’nın Doğu Anadolu politikasının oluşmasında ayrı bir yeri ve önemi olmuştur." Bu kitabı hazırlamakta Avrianov’a verilen en önemli görevlerinden biri Rusya’ya karşı olası savaşlarda yer almak ve Rusya’nın yayılmacı planlarına karşı ilk direnişi göstermek olan Aşiret Süvari Alayları’nı ayrıntılı incelemektir. 

Rusya’nın Doğu Anadolu politikasının oluşmasında Yüzbaşı Avrianov’un kitabı  ayrı bir yeri ve önemi oldu.
Avrianov’un calışmasında Aşiret Süvari Alayları önemli bir yer tutmaktadır:" Aşiret Alayları’nın Rus-Türk Savaşı’nda önemine değinilmekte bu alayların Ruslara karşı alacakları vaziyetin önemi belirtilmekte ve Türklerin bu Alaylardan büyük fayda sağlayabilecekleri vurgulanmaktadır. Avrianov Osmanlı Hükûmeti’nin Kürtler üzerine yürüttüğü politikasının başarısına işaret ederek, Aşiret Süvari Alayları’nın Ruslar’ın emellerini gerçekleştirmesine set çekecek bir güç olduğu görüşünü taşımaktadır. Olası bir savaşta Hamidiye Süvarileri’ne karşı Rusya’nın askerî güçünü göstererek bu alay mensuplarının mal ve hayatlarına karşı hiçbir şefkat gösterisi yapılmaması gerektiğini belirtmektedir. Diğer yandan elde edilecek aşiretlerin Aşiret Süvari Alayları’na ve Türk Hükûmeti’ne karşı kışkırtılarak bölgede karışıklık çıkarılmasını mümkün görmekte, bu yönde yöntem ve usulleri açıklayarak önerilerde bulunmaktadır. Avrianov artık geçmişte olduğu gibi rüşvet, para ve birtakım vaatlerle aşiret reislerini elde etmenin güçleştiği tespitinde bulunmaktadır."
Rusya bölgede karışıklık çıkarmak amacıyla Kürt Aşiretleri yanında "Nasturi ve Suryani" lerle ilgilenmiştir. 
Misyoner ve İngiliz görevlilerin Nasturileri kazanma çalışmalarında Rusya’da kendi adına yerini almıştır. 
Rusya’nın Van Konsolosu Mayksovski, Nasturilerle ve onların eğitim işleriyle yakından ilgilenmiştir.  Öte yandan Doğu Anadolu’da yaşayan Süryanileri  de istismar ederek çıkarları doğrultusunda kullanmak isteyen Rusya, "Hakkari bölgesinde Jelou (Celu) olarak bilinen Süryanileri örgütlemiş, 25.000 Süryani’yi Türklere karşı silahlandırmıştır." 
Aynı Süryaniler İngilizlerle de ilişki kurmuşlardır. Daha sonra bu silahlı Süryaniler, Amerikalı misyonerlerin koruyuculuğu altında Rus ve İngiliz desteği ile İran/Urumiye bölgesi arasında kalan mıntıkada Oramar, Bervar ve Artoş’taki aşiretlerle çarpışmışlar,  müslüman halkı kırıma tabi tutmuşlardır.

Rusya, İran’ın Osmanlı sınır bölgesindeki topraklarını işgal ettikten sonra, Nasturilere daha yakın ilgi duymuş ve Osmanlı Devleti’ne karşı kışkırtmıştır.
Hemen sınırın diğer yanında bulunan Rus Komutanın yanına giden Nasturilerin dinî lideri Mar Şimon, buradan aldığı destekle 10 Mayıs 1915’te Hakkari, Şemdinli, Oramar bölgesinde isyan başlatmıştır. Osmanlı Ordusu, Aşiret Süvari Alayları ve bölgede bulunan aşiretlerin de desteğiyle isyanı bastırmıştır. Bu isyandan bir yıl sonra 7 Mayıs 1916’da Nasturi desteğindeki Rus birlikleri Revanduz’a kadar ilerlemiştir. 
Bölge Birinci Dünya Savaşı sonuna kadar işgal altında kalmıştır. Ruslar’ın bölgeyi boşaltmasından sonra Nasturiler bu sefer İngilizlerin hizmetine girmişler ve Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanmışlardır.

Hiç yorum yok: