5 Haziran 2015 Cuma

ERMENİ SORUNU - VI "Günümüzde Ermeniler Ne İstiyor?"

       Nazi Almanyası "Holokost / Yahudi Soykırımı" Yapmıştır 

    Almanya’da Adolf Hitler liderliğindeki ırkçı ve antisemitzmi (Yahudi karşıtlığı veya Yahudi düşmanlığı; Yahudilik dinine, ırkına, kültürüne veya milletine karşı duyulan düşmanlık) benimseyen Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) 1933 de iktidar oldu. Hitler Yahudilere karşı nefret beslemekteydi. Mein Kampf adlı kitabında, Yahudileri Almanya’nın politik, entelektüel ve kültürel hayatından uzaklaştırma istediğini belirtti. 1922 yılında, o dönemde gazeteci olan Binbaşı Joseph Hell’e şöyle söylemekteydi:
    “Yönetime geldiğimde yapacağım ilk şey Yahudileri yok etmek olacak. Bunu yapacak güç elimde olduğunda, Marienplatz’da, trafiğin izin verdiği kadar yan yana darağacı yerleştireceğim. Sonra bütün Yahudiler istisnasız asılacak ve asıldıkları yerde kokana kadar ve hijyen şartları izin verene kadar kalacaklar. Onlar indirildiğinde diğer yığın ipe dizilecek ve Münih’teki son Yahudi ölene kadar devam edecek. Diğer şehirlerde de aynı şekilde, bütün Yahudiler ölene kadar bu sistem sürdürülecek.”
   Almanlar tarafından işgal edilmiş, günümüzde 35 farklı Avrupalı ülke olan sınırlar içinde Yahudileri yok etme sistematik bir şekilde yürütüldü. Nazilerin Yahudilere uyguladığı “Holokost” olarak adlandırılan “Yahudi Soykırımı”nda 7 milyon’a yakın Yahudi öldürüldü.
   Alman tarihçi Eberhard Jäckel 1986 yılında, Holokost’un farklı özelliklerinden biri olarak şunu belirtti: “Daha önce hiçbir devlet, liderinin yetkisiyle, belli bir insan grubunun (kadın, çocuk ve bebek te dahil, olmak üzere) olabildiğince çabuk öldürülmesi gerektiğine karar verip ilan etmemişti ve hiçbir devlet böyle bir kararı, devlet güçlerinin bütün uygun araçlarıyla yürütmemişti.”

        "Büyük Ermenistan” ideali için  “Dört T” olarak formüle edilen bir plan uygulamaya sokulmuştur. 

   Günümüzde  “Yahudi Soykırımı” ile Osmanlı’nın Ermenilere uyguladığı zorunlu sürgün (Tehcir) kararının aynı olduğunu ileri sürülerek, “Ermenilere Soykırım” yapıldığı iddia edilmektedir. “Büyük Ermenistan” ideali için Batılı güçlerin desteğinde “Dört T” olarak formüle edilen bir plan uygulamaya sokulmuştur.  Uygulamaya konan ve “Dört T” şeklinde adlandırılan plân şu dört kavrama dayanmaktadır:
“TANITIM, TANINMA, TAZMİNAT ve TOPRAK.”
Yani, Ermeni sorunu tüm dünyada terör yoluyla "Tanıtılacak” sözde iddialar dünya kamu oyunca kabul edilip Türkiye tarafından “Tanınacak“, sözde soykırımından dolayı, Türkiye'den “Tazminat” alınacak ve “ Büyük Ermenistan” rüyasını gerçekleştirmek için gerekli olan “ Toprak” Türkiye'den koparılacaktır!... 

“Dört T” plânına dayanak oluşturan Ermeni iddiaları ise şunlardır:

“1. Türkler, Ermenistan'ı işgal ederek Ermenilerin topraklarını ellerinden almışlardır.
2.Türkler, 1877-78 Savaşı’ndan itibaren Ermenileri sistemli olarak katliama tabi tutmuşlardır.
3. Türkler, 1915 yılından itibaren Ermenileri plânlı şekilde soykırımına tabi tutmuşlardır.
4. Talat Paşa'nın, Ermenilerin soykırımına tabi tutulması konusunda gizli emirleri vardır.
5. Soykırımında hayatlarını kaybeden Ermenilerin sayısı 1,5 milyondur.”

    “Dört T Planı”nın uygulanmasında nihai hedef, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne yöneliktir ve onu parçalamayı öngörmektedir. Bu strateji, geçmişteki üç-beş Ermeni örgütünün hedefi olmaktan çıkmış, bugünkü Ermenistan’ın da ülküsü halini almıştır. Eğer bugünkü Ermenistan’ın en önemli üç belgesine bakılırsa bu durum açıkça görülür. Bunlar “Bağımsızlık Bildirgesi”, “Bağımsızlık Kararı” ve 1995 yılında kabul edilen “Ermeni Anayasası”dır. 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirisi’nin 12 nci maddesinde “Ermenistan Cumhuriyeti, 1915’te Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen soykırımın uluslararası alanda kabulünü sağlanması yönündeki çabaları destekleyecektir.” denilmektedir. Nitekim 1995 tarihli Anayasasında “Bağımsızlık bildirisindeki ulusal hedeflere bağlı kalınacağı”  hüküm altına alınmıştır.

   Ermenistan, 1915-1916 olayları hususunda diyalog kurmayı red etmektedir.
   
   Üstelik Ermeni Diasporası, 1973-1984 yılları arasında dünyanın çeşitli yerlerinde toplam 110 terörist saldırıda 42 Türk diplomatını ve vatandaşını öldüren ASALA gibi terörist grupları kurmuştur. Aynı gruplar, Ermeni iddialarına karşı herhangi bir şey yazma cesareti gösteren akademisyenlere baskı yapmaya devam etmektedirler. Örneğin, Ortadoğu tarihi konusunda seçkin bir akademisyen olan Bernard Lewis konuyla ilgili yaptığı araştırmalarının sonuçlarını bilimsel bakış açısıyla doğru bir yöntemle kaleme aldığı için, kendisi hakkında Ermeniler dava açmış ve Prof. Stanford J. Shaw’ın evi Ermeni teröristler tarafından bombalanmıştır.
   
     Türkiye’nin AB’ne kabul edilmesinin ön koşullarından biri olarak sözde “Ermeni Soykırımı’nın” tanınmasının bir şart olarak Türkiye’nin önüne getirilmesine çalışılmaktadır.

 Ermenistan Cumhurbaşkanı Robert Koçaryan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde yaptığı konuşmada “Ermenistan ve Ermenilerin geçmişi asla unutamayacağını” ifade ederek, Türkiye’nin AB üyeliğine “Ermenistan ile iyi komşuluk ilişkilerinin bir “ön koşul” olması gerektiğini”  söylemiştir. 
   Koçaryanın konuşmasının hemen ardından Avrupadaki Ermeni örgütleri “Avrupa Ermeni Federasyonu” adı altında bir araya gelmişler ve 18-19 Ekim 2004 tarihleri arasında Avrupalı siyasetcilerin de desteği ile Avrupa Parlamentosu içinde, “Avrupa Birinci Ermeni Kurultayı”nın yapılacağını, bu geniş katılımlı toplantıda Türkiye’nin AB’ne kabul edilmesinin ön koşullarından biri olarak sözde “Ermeni Soykırımı’nın” tanınmasının bir şart olarak Türkiye’nin önüne getirilmesine çalışılacağını ilân etmişlerdir.
 Ermenistan, Ermenistan dışında yaşayan Ermeni diaspora kuruluşları ve Batı ülkelerinin desteği ile ülke parlamentolarında ve uluslararası kuruluşlarda sözde Ermeni Soykırımını tanıma ve tanıtma çalışmalarını devlet politikası olarak kabul etmiştir. Tüm bu çalışma ve çabalar sonucunda birçok kuruluş ve ülke ermeni iddialarını kabul etmiştir.

     Sözde Ermeni Soykırımı'nı tanıyan uluslararası kuruluşlar:

  Birleşmiş Milletler Ayrımcılığın Önlenmesi ve Azınlıkların Korunması Alt Komisyonu, Avrupa Konseyi (1998, 2001), Avrupa Parlamentosu (1987, 2000, 2002, 2005, 2015), Dünya Kiliseler Konseyi, İnsan Hakları Derneği, YMCA Avrupa Birliği, Permanent Peoples' Tribunal.

     Sözde Ermeni Soykırımı'nı tanıyan ülkeler:

    Arjantin, Suriye, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, Ermenistan, Almanya, Belçika, Kanada, Şili, Kıbrıs Rum Kesimi, Fransa, Yunanistan, İtalya, Litvanya, Lübnan, Hollanda, Polonya, Rusya, Slovakya, İsveç, İsviçre, Uruguay, Vatikan, Venezuela, Bolivya, ABD'de ise devlet olarak tanınmasa da 50 eyaletinin 41'inin meclisinde tanınmıştır.

      İsveç: “Parlamento kararıyla soykırım olmaz”

   Tüm bu yoğun çalışmalara rağmen, 29 Nisan 2015’te; İsveç hükümeti, meclisin 1915 olaylarıyla ilgili 2010 yılında parlamentoda kabul edilen karar konusunda "Araştırma yapılmadan parlamento kararıyla bir ülkenin soykırım uyguladığı ilan edilemez" kararını verdi. İsveç hükümetinin, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddiaları ve Süryaniler hakkında 2010 yılında parlamentoda alınan kararın uygulanmasını rafa kaldırdığı, konuyla ilgili bağımsız bir kurulun araştırmasına göre hareket edileceğini bildirilmiştir.

     Halkların Demokrasi Partisi (HDP)  Ermeni İddialarına Destek Vermektedir.

   Katolik dünyasının lideri Papa,  15 Nisan 2015’te,  1915 olayları için "Ermeni soykırımı" ifadesini kullandı. Papa'nın bu sözlerine Türkiye'nin büyük bir kesiminden tepki yağarken Halkların Demokratik Partisi (HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Papa'yı destekler yönde açıklamalarda bulundu."Hükümetin geçmişte yaşanan olaylarla ilgili hakikatleri araştırma konusunda hareket etmesi lazım. Papa bir şey söylüyor çocukça tepki veriyorlar. İnsan anlamakta zorlanıyor. Ermeni gerçeğiyle nasıl yüzleşmesi gerektiğini topluma bir anlatın. Bu resmi olarak açıklığı kavuşmamış bir konudur. Papayı tanımıyoruz diyerek bu sorun çözülemez."
  Selahattin Demirtaş, Ermenistan’ın önde gelen STK’larından Civilitas’ın medya kuruluşu Civilnet'e verdiği  söyleşide; "Bize oy vermeyen Kürtler de aslında Ermeni Soykırımı’nın farkındalar ve bu soykırımla yüzleşilmesi gerektiği inancındalar.”
   HDP Şişli İlçe Örgütü  “Ermeni soykırımı” andı ve açıklama yapıldı. Açıklamada soykırımın tanınması istendi; "Tam 100 yıl önce, bu topraklar, tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birisine tanıklık etti. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan, Anadolu'nun ve bölgenin kadim halklarından Ermeniler ve Süryaniler, 1915 yılında büyük bir soykırıma uğradılar. Yurtlarından sürüldüler, canlarını yitirdiler, malları gasp edildi, binlerce ev, imalathane, kilise ve manastır talan edildi. Gerçek bir barış ve 1915'le gerçek bir yüzleşme için soykırım bir an önce tanınmalıdır. Failler ifşa edilmeli, zararlar tazmin edilmeli, hakikat ve yüzleşme komisyonları kurulmalıdır.”
  (HDP) İstanbul milletvekili Sabahat Tuncel, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) bir teklif sundu. HDP'li Sebahat Tuncel, kanunun gerekçesinde şöyle dedi: “Türkiye’de toplumsal barışın sağlanmasının ve devlet ile toplumun yeni bir toplumsal sözleşme ile bir gelecek tahayyülü sunmasının önünde, son zamanlarda gündeme 38 Dersim katliamı yanı sıra yaşanmış pek çok insanlığa karşı işlenen suç bulunmaktadır. Dersim dışında Maraş, Sivas, Çorum Katliamları, Ermenilerin soykırıma uğratılması, 12 Eylül askeri darbesi ile tüm muhalif kesimlere yönelik devlet teröründen kaynaklı işlenen insanlık suçları gibi pek çok yaşanmış olay bulunmaktadır.” Teklifte açıkca “Ermeni soykırımı”nın tanınması ve sözde soykırımın başladığı gün olan 24 Nisan, “ulusal yas günü” olarak kabul edilmesi istendi. Ayrıca Kanun teklifine göre devlet adına Cumhurbaşkanı, TBMM’de resmi olarak özür dileyecek. 

Sonuç;

XIX. yüzyılda batı emperyalizminin ileri karakolu olmak için her türlü işbirliğine hazır olan Ermenilere günümüzde destek yine Batı’dan ve yerli işbirlikçilerinden gelmektedir. Ermenistan, “Ermeni Soykırım” iddialarını ülke dışındaki Ermeni komiteleri ve Ermeni diasporası aracılığıyla sürdürmeye devam etmektedir. “Büyük Ermenistan” rüyasına giden yolda atılması gereken en önemli adımın “sözde iddialar konusunda Dünya genelinde kamuoyu oluşturmak ve Türkiye'ye yönelik emelleri gerçekleştirmek” çerçevesinde bir siyaset izlenmektedir.

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Mükemmel Bir Çalışma Elinize Sağlık 👍🏻