21 Kasım 2017 Salı

Şark Meselesi: "Hedefteki Ülke Türkiye-1"

Ülkemize yönelik tehditlerin tarihsel kökenleri bulunmaktadır.
Bilindiği üzere Türkiye, ABD ve Avrupa’nın büyük devletlerince etki altına alınmak ve  ulusal güvenlik sorunları ile karşı karşıya bırakılmak, zayıflatılmak istenilmektedir. Son dönemde yaşanan olaylardan, yapılan uygulamalardan bu durumu gözlemleyebiliyoruz.
Siyasi iktidarın doğru ve yerinde alınan kararları ve proaktif yönetim tarzı  şer güçlerin sevincini yarıda bırakacaktır. Bununla birlikte "iktidarın öngörüsüz, basiretsiz yönetiminin dış güçlere davetiye çıkardığını söylemek doğru olmakla birlikte yeterli bir açıklama olmayacaktır."   Ülkemize yönelik kötü niyetin nedenlerini anlayabilmek için konuya  daha geniş bir perspektiften bakılmasını zorunlu kılmaktadır. 

Türkiye genel olarak; 
  • Siyasi liderlik sorunu yaşadığında, 
  • Bölgemizde küresel güç merkezlerinin çıkar çatışmaları olduğunda, 
  • Türkiye bölge  ve iç sorunların çözümünde  kendi öz gücüyle inisiyatif aldığında  planlı ve sistematik bir şekilde saldırı ile karşı karşıya kalıyor.

Bir süredir egemen güçlerin Ortadoğu’yu;
  • yeniden tanzim etmek, 
  • daha küçük ülkelere bölmek, 
  • kalıcı iç sorunlar yaratmak  istediklerini  görüyoruz.
Emperyalistlerin oyunlarına dur diyebilecek  veya   İleride baş ağrıtabilecek durumda olan en önemli bölge ülkesi  ise Türkiye. Türkiye bölgede  kendi çıkarlarına yönelik hareket tarzı geliştirmeye çalıştığında,  ABD, NATO, Rusya ve Avrupa ülkelerinin tehditkâr ve düşmanca  tavırları ile karşı karşıya kaldığına tanık  oluyoruz.
Türkiye neden hedefte?
Ülkemize yönelik tehditlerin geçmişi çok daha gerilere dayanan tarihsel kökenleri bulunmaktadır. Bu durumun tarihsel arka planını bir kez daha hatırlamak amacıyla bu makale kaleme alınmıştır.
Geçmişten günümüze Türklere yönelik proje ve planlar  yapılmıştır. Türklere yönelik bu planlamalar Şark Meselesi olarak adlandırılmıştır. Tüm bu gerekçelerle  üzerinde kitaplar yazılan “Şark Meselesini” kısaca tekrar hatırlatmak faydalı olacaktır.
Şark Meselesi
Avrupa ve Ortadoğu tarihinin son 1000 yıllık sürecini inceleyecek olursak, Türklerin bu coğrafi bölgede kesintisiz olarak yer almaya başlamalarından itibaren günümüze kadar Avrupa’nın bir parçası olduğunu görmekteyiz.
Avrupa’nın parçası haline gelen Türklerle Avrupalılar arasındaki ilişkiler günümüze kadar güç dengesine bağlı olarak bazen Türkler, bazen de Avrupalı devletler lehine devam etmiştir.
Bu mücadele;
ilk dönemlerde Anadolu coğrafyasında Türk kalıcılığını yok etmek için olurken, daha sonra Türklerin Avrupa’da ilerlemesini önlemek, durdurmak, müteakiben de Türk İmparatorluğu’nun zayıflamasından, güç dengesinin Avrupalılar lehine gelişmesinden sonra Türklerin Avrupa’dan çıkarılması ve Türk egemenliğinde bulunan tüm toprakların elinden alınması şeklinde bir seyir izlemiştir.”

Şark Meselesi;
  • İngilizler “Eastern question”,
  • Almanlar “qrientalische Frage”, 
  • Ruslar” Vostocnıy vopros” 
  • Fransızlar “question d’Orient”,  isimle tanımlanmıştır. 

Şark Meselesi konusunda yerli - yabancı birçok politikacı ve tarihçi  görüş ortaya atmıştır. Bu görüşlere göre yapılan tanımlamalarda bir paralellik görülmektedir. Konuya ilişkin yabancı ve Türk düşünür ve yazarların; " bulunduğumuz zaman dilimini de kapsayacak şekilde tarihsel kökenlere bağlı tehditin yani Şark Meselesinin  günümüzde de devam ettiği konusunda tespit ve tahlilleri bulunmaktadır."
Bir çoklarımız Şark Meselesini "komplo teori olarak" görebiliriz. O yüzden objektif bir değerlendirme için  konuya ilişkin düşünürlerin  fikirlerinin  ortaya konulması gerekmektedir. Bir sonraki makalemizde  "hem yabancı, hemde Türk bakış açısına göre  Şark Meselesi" açıklanmaya çalışılacaktır. 

Hiç yorum yok: