Türkiye’nin son 14 yılı; hem içerde hem de dışarıda
alışık olmadığımız siyasi yönelimlerin yaşandığı yıllar oldu.
Her ne kadar
hükûmet etme konusunda “siyasi istikrar“ sağlanmış olmakla birlikte, içerde ve
dışarda birçok konuda ise “istikrarsızlığa” sebep verildi.
İslam ülkelerine bir model olarak sunulan AKP iktidarı ABD
tarafından desteklendi.
Arap baharı sürecine kadar desteklenen AKP’nin,
Mısır’da yönetime gelen İHVAN iktidarı ile birlikte mesafe konulduğu ve ABD’nin örtülü ve
alenen desteğinin çekildiği gözlendi.
ABD'nin desteğindeki “Siyasi
İslam” olarak adlandırılan din argümanlı siyasi akım ve iktidarların Ortadoğu'da; zamanla ABD çıkarlarına hizmet
etmeyeceği görüşünün" ağırlık kazandığı görüldü.
Bu yüzden;
- Mısırda iktidara gelen İHVAN yönetimi askeri darbe ile değiştirildi.
- Buna paralel olarak Suriye krizinde Türkiye ile farklılıklar yaşandı. ve ABD; ESAD rejimine karşı savaşan "İslamcı - ılımlı muhalefete" ciddi katkı sunmadı.
- Özellikle FETO örgütü ile dirsek temasındaki yakınlaşma bürokraside kadrolaşmayı hızlandırdı.
- Her dönem TSK’nın “Askeri Şura toplantılarında; FETOCU/irticai görüşleri nedeniyle Ordudan atılan Askeri Personelden FETOCU'ların atılmasının AKP iktidarları dönemimde durdurulduğu basına yansıdı.
ABD Projesi olan "Siyasal İslam" ın Önündeki En Büyük Engel Türk Ordusuydu.
Büyük engel olarak
görülen “Atatürkçü TSK” nın tepelenmesi ve kadrolarının yok edilmesi için uydurma suçlamalarla, kumpaslarla bildiğimiz “ ERGENOKON, BALYOZ VB” adlarla bu ülkenin
yiğit subayları birer birer evlerinden alınarak tutuklandı. ABD’nin üst aklı ve yönlendirmesiyle, devlet içinde bürokrasiye egemen olan FETO'cu kadroların bu operasyonları yaptığını söylemek için kahin olmaya gerek varmıydı? Oysa hükumet bu eleştirilere kulak tıkıyordu.
- Türk ordusuna düşmanın yapamadığı alçaklık ve aşağılık muamele yapıldı. Vatan evlatları Cezaevlerinde esir edildi. Bu süreçte siyasi gücü elinde bulunduran iktidardan; FETOCU mahkemelere her türlü desteğin sunulduğu ve davaların sözcülüğünü/ savcılığına soyunulduğu bir dönem yaşandı.
- "Analar Ağlamasın" sloganıyla - şehitlere son verileceği propagandasıyla - PKK ile sürdürülen “Çözüm Süreci” sonlandırıldı.
- Oysa şimdi her gün 10’larca vatan evladı PKK canilerince kalleşçe şehit edilir oldu. Oysa 2000 yılların başında PKK bitme noktasına getirilmişti.
Yine ABD’nin üst aklıyla;
FETOCU kadrolar isyan ederek, Türkiye’de yönetimi ZOR’la ele geçirmeye
kalkıştı. ABD tarafından burada güdülen amaç muhtemelen şöyleydi;
"Siyasal İslam
belirli bir çizgiye getirilmişti. Ülkemizde daha sonraki dönemlerde FETO örgütünün yapacağı bir operasyon, aynı şu anki AKP gibi, zamanla ABD çıkarları ile örtüşmeyebilirdi. O yüzden Türk
ordusunun, o bilinen yapısına; ATATÜRKÇÜ , MİLLİ yapısına tekrar döndürülmesi ABD’nin
uzun vadeli çıkarları ile örtüşüyordu."
Kanımca yukardaki açıkladığım gaye doğrultusunda; FETO örgütü kendi ordusuna ve halkına karşı isyan ettirildi.
İhanet’e dünden hazır olan FETO'cu, İŞİD ruhlu hainler, TSK içinde darbe yapmaya kalkıştı,
silah arkadaşlarına ve Türk milletine silah kullanıldı. Ancak başaramadı.
"Bu başarısız isyan sonucunda; FETOCU hainler tarafından;
hazırlanan dokumanları, her kademedeki isimleri bir nevi arşiv Türk Devletinin eline geçti. Türk Ordusunda ve Türk devletinde yıllarca temizlenemeyecek FETO örgütü; 1 kaç günde tasfiye edilir duruma geldi ve adalet önüne çıkarıldı."
Şimdi Ne Olacak?
1. Muhtemelen; FETO
örgütü elebaşısı Fetullah GÜLEN'nin, Türkiye'ye iade edilmesi kuvvetle bir olasılık olarak görülmektedir.
2. FETO örgütünün deşifre edilmesi sayesinde; “Daha güçlü ve
daha milli bir Türk Ordusu’nun oluşmasının önü de açıldı."
3. ABD açısından; "Siyasal islam argümanlı teşkilatlanmaya karşı", “Atatürkçü çizgide, birlik
halindeki bir Türk Ordusunun”, Küresel Çıkarlar açısından gerekli olduğu görüşünün ağır bastığını söyleyebiliriz.
4. Orta
vadede; "Siyasal iktidar tarafından Ordunun siyasallaştırılması", dış odaklar tarafından da "Türkiye'de Siyasal güçler başta olmak üzere, birçok alanın”, Ordu vasıtasıyla kontrol edilmesi sürecine girilmiş oldu.
5. Diğer yandan; ABD/NATO'nun darbenin arkasında olduğu savı AKP iktidarındaki Türkiye'yi, yeni çıkış yollarına sevk edebilir. Ve Rusya'ya yakınlaştırabilir.
Bu durumda; ABD ve AB merkezli olmak üzere; daha önceden ön görülemeyen bir çok olumsuzluklarla ülkemizin karşı karşıya kalabileceği, güçlü bir olasılık olarak değerlendirebiliriz.
5. Diğer yandan; ABD/NATO'nun darbenin arkasında olduğu savı AKP iktidarındaki Türkiye'yi, yeni çıkış yollarına sevk edebilir. Ve Rusya'ya yakınlaştırabilir.
Bu durumda; ABD ve AB merkezli olmak üzere; daha önceden ön görülemeyen bir çok olumsuzluklarla ülkemizin karşı karşıya kalabileceği, güçlü bir olasılık olarak değerlendirebiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder