Arap Baharı ile Arap Dünyasında Çıkarılan Kargaşa ile İsrail'in Güvenliğini Güvenceye Alıyor.
Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında, ABD öncülüğünde tezgahlanan "Arap Baharının" hızı Suriye’de kesilmişe benziyor. Arap Baharı ile Ortadoğu’nun yeniden yapılanması, İsrail’in güvenliğinin güvenceye alınması ve bölge ülkelerinin emperyalistlere hizmet eder bir yapıya kavuşturulması amaçlanıyor.
Türkiye, İran’ın rakibi olan Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte Esad iktidarını bitirme konusunda heveslendi.
Tunus’ta başlayan ve bütün Ortadoğu’yu etkisi altına alan “İsyan Dalgası” nın son durağı Suriye oldu. 20 aydır Suriye’de iç savaş devam ediyor. Libya, Tunus ve Mısır’da olduğu gibi iktidarın devrileceği umut ediliyordu. Türkiye, İran’ın rakibi olan Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte Esad iktidarını bitirme konusunda heveslendi. Bazı Arap devletleri mezhepsel yakınlıktan dolayı Suriye muhalifini desteklediği görüldü.
ABD ve Türkiye başta olmak üzere Özgür Suriye Ordusu’na ve Suriye Ulusal Konseyi’ne para ve lojistik destek verdiklerini açıkladılar. Muhaliflere, Türkiye üzerinden silah desteği sağlandığı da söylenmektedir. Suriye muhalefetini destekleyen ülkeler; “Müslüman Kardeşler” benzeri siyasi bir hareketin iktidara geleceği öngörülmekteydi. Oysa, her ülke kendi iç dinamiklerine göre, iklimini yaşayacağı gerçeği ilk anlarda göz ardı edildi. Türk dış politikası çuvalladı ve Cumhuriyet tarihinin en başarısız örneklerinden birini verdi.
Suriye; bürokrasi, askeri yapısı, istihbarat örgütlenmesi, polis gücü ile uluslararası ilişkileri göz önüne alındığında diğer Arap Ülkelerinden Farklılık gösteriyor.
Suriye; bürokrasi, askeri yapısı, istihbarat örgütlenmesi, polis gücü ile uluslararası ilişkileri göz önüne alındığında, Arap Baharının etkisi altına aldığı diğer ülkelerden farklılıkları olduğu görülmekte. Aşiret ve dini grupların ayaklanmalardaki etkisinin Suriye’de beklenen kadar olmadığı, Suriye’de ciddi bir devlet yapısı olduğu görüldü.
Esad rejiminin kısa zamanda devrileceğini ileri sürenler, Suriye’deki etnik ve dinî yapıyı gerekçe göstermekteydiler. Çünkü, Suriye’de iktidar ve bürokrasi ağırlıklı olarak %12 oluşturan Nusayrilerden oluşuyordu. Suriye nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturan grupların kısa zamanda iktidarı devirecekleri düşünülüyordu.
18 milyon nüfuslu ülkenin;
- Etnik yapısı; % 80 Arap, %8 Kürt, % 6 Türk, %2 Ermeni, %1 Çerkez
- Dini gruplar; Sunni %74, Nusayri %12 (Alevi), Hristiyan %10, Durzî % 3, Diğer %1
Avrupalı ülkeler tarafından Suriye’de yaptırılan kamuoyu araştırmalarında halkın %60’a yakını Esad rejimine destek verdiği ortaya çıktı. Esad rejimini tasvip etmeyen kesimlerin büyük bir çoğunluğunun, muhalif gruplara da tam olarak destek vermedikleri anlaşıldı.
Diğer yandan Güvenlik Konseyi ülkeleri Rusya ve Çin, Suriye’ye desteklerini ilan etmişlerdir. Bu destek, Suriye’ye uluslararası bir müdahaleyi engellemiş, Esad rejiminin sürmesi konusunda en büyük destekçileri olmuştur. Öte yandan İran’nın koşulsuz olarak Suriye’yi desteklemesi, Suriye’nin mücadele azmi açısından hayati önemde olmaktadır.
PKK, Irak’tan sonra Suriye’de de yeni imkânlara kavuşmuş oldu.
Bu kargaşa ortamında şu ana kadar en karlı çıkan grup Suriye kuzeyinde yaşayan Kürtler olmuştur. PKK’nın uzantısı olan Demokratik Birlik Partisi (PYD) Türkiye sınırına yakın kentlerde özerk bölge oluşturmaya başladı. Kürdistan Halk Ordusu (YPG) adlı silahlı örgütlü gücünü kurduğunu ilan etti. PYD, devletleşme yolunda bu bir ilk adım olduğunu açıkladı. Ve bölgede askeri güvenliğin bu güçler tarafından sağlanacağı duyuruldu. PKK, Irak’tan sonra Suriye’de de yeni imkânlara kavuşmuş oldu.
En son olarak Akçakale’ye düşen top mermisinin ölümüne neden olduğu 5 vatandaşımızdan sonra, Türkiye, Sınır ötesi operasyonlar için Türk Ordusuna yetki veren teskereyi TBMM den geçirmiştir. Bu şekilde Türkiye, Suriye ile savaş noktasına gelmiştir.
Suriye krizinde takip edilen dış politika hem uluslararası hem de ulusal düzeyde ülkemize zarar vermektedir. Türkiye, Suriye krizindeki hamlesi stratejik bir yanılgı olmuş, milli çıkarlar açısından zararlı sonuçlar doğurmuştur. Türkiye’ye karşı; Rusya- İran, Irak ve Suriye karşı bir cephe oluşturmuş, PKK ya karşı terörle mücadelede bu ülkelerle sağlanan işbirliği ortamını yok olmuştur.
Genel olarak bu zararları özetlemek gerekirse;
- Rusya’nın stratejik ve ekonomik çıkarları için Suriye’yi terk etmeyeceği netleşmiştir, buda Türkiye’nin pozisyonunu olumsuz etkilemiş, çıkmaz bir hale sokmuştur.
- Bölgede yalnız kalan Türkiye; ülkemiz bütünlüğü için bir tehdit olarak algılanan Barzani özerk kürt yönetimi ile işbirliğine sürüklenmiştir.
- Sınırlarımızın dibinde Suriye kuzeyinde özerk bir kürt bölgesi kurulması tehdidi ile karşı karşıya kalınmıştır.
- Suriye krizi, Türkiye’nin Ortadoğu ve Arap dünyasında yapacağı hamlenin önünde engel olmuştur.
- PKK terör örgütüne karşı Irak, İran ve Suriye ile sağlanan işbirliği yok olmuştur. PKK yeni olanaklara kavuşmuş, terör eylemleri ülke geneline yayılmıştır.
- Türkiye kendi içine kapanmış, terör olayları ile uğraşır duruma düşmüştür.
- Türkiye’ de kamuoyu bölünmüş, ortak bir kanaat oluşmamıştır.
- Suriye ile 2 milyara varan ticaret durmuştur.
- Türkiye’yi, Suriye krizine sürükleyen ABD, krizi kendi haline bırakmış, Türkiye yalnız kalmıştır.
- İsrail’in can düşmanlarından olan Suriye kendi derdine düşmüş, İsrail rahatlamıştır. Türkiye'nin tutumu İsrail'in çıkarlarına hizmet eder olmuştur.
Suriye krizi’nde takip edilen dış politika; Türkiye’nin bölgesel güç olma hayalinin de sonunu getirmiştir.
http://haber.gazetevatan.com/pkknin-suriye-uzantisi-pyd-sinirda-ordu-kurdu/485368/1/Manset
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1103108&CategoryID=81
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder